GÜNEVI KÖYÜ ÖDP SITESİ

yapılan açıklama

 
DEĞERLİ ÜRETİCİ KÖYLÜ KARDEŞLERİM,
 
Bugün burada, patronlar tarafından emeği sömürülen Vişne ve diğer sebze-meyve üreticilerinin, işsizlerin, yoksulların kısacası ekonomik krizden etkilenen tüm halkımızın sorunlarını dile getirmek için toplanmış bulunmaktayız.
Vişne üreticisi köylü kardeşlerim bilirler; 2008 yılında vişnenin kilosu 1 lira ile 75 kuruştu. 2009 yılında ise vişnenin kilosu 50 kuruşa hatta 35 kuruşa kadar düştü. Peki vişnenin fiyatı bir yılda bu kadar düştü de mazotun, gübrenin, ilacın fiyatı düştü mü? En basiti, 5 yıl önce kirazı toplayan işçiye günde 20 lira verilirken, şimdi 30 lira ödeniyor. Yılda dört kez ilaçlama yapılıyor, ilaç maliyeti 5 yılda bir kaç kat arttı. Budama, sulama ve diğer girdilerin fiyatı artıyor. Ürünün fiyatı yerinde sayınca, para kazanmak hayal oldu.
Peki gelecek yıl vişnenin kilosunun 30 kuruşa, 20 kuruşa düşmeyeceğini kim garanti edebilir?
 
Peki ürün fiyatları neden düşük tutulur bunu hiç düşündünüz mü? Talep azalır ya da ihracat azalır. Peki sadece bu mudur? Hayır! Ben söyleyeyim; yanlış tarım politikaları yüzünden bile bile aracı, tefeci ve komisyoncuların üretici ile tüketicinin arasına sokulması yüzünden fiyatlar düşer. DİMES gibi TAMEK gibi MEY SU gibi gözünü para hırsı bürüyen patron işletmeleri yüzünden ürünlerin fiyatları düşer.
 
Yıllardır devletin uluslar arası şirketlerin emirleri doğrultusunda uyguladıkları politikalar ülkede tarımı yıkımın eşiğine getirmiştir. Tarım da yıkım politikaları özellikle 1980 sonrasında İMF ve Dünya Bankasının talimatları ile benimsenmiştir. Bu talimatlarla imzalanan GATT-MİA-MİGA gibi anlaşmalarla ürün taban fiyatı uygulaması, tarımsal ürün destekleme politikaları vb. üretici köylüyü bitiren tarım politikaları uygulanmaya başlandı. Bu anlaşmalarla üreticiler şu zararlara uğratıldı:
1. Tohum üretme çiftlikleri kapatıldı. Yerli tohum üretimi yok edildi ve ithal tohum almaya mecbur kaldık.
2. Şeker pancarına, tütüne, fındığa kota konularak bu ürünlerin üretimi bilerek düşürüldü. Dünya Bankasının istediği ürünler ekilmeye zorlandı.
3. İlaç ve gübre fiyatları sürekli arttı. Yabancı ya da yerli ilaç tekelleri zengin edildi.
4. Gübre fabrikaları özelleştirildi. İşbirlikçi tekeller milyarlarca dolar kâr ederken üretici köylü gitgide fakirleşti, köyler boşaldı.
 
IMF ve Dünya Bankası reçeteleri, Türkiye’yi tarımda kendine yeter bir ülke olmaktan tümüyle çıkarıyor, küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşan Türkiye tarımını çökertiyor, tarım üretimden pazarlamaya değin uluslararası tekeller ve onların yerli acentelerinin denetimine giriyor.
Uluslararası sermayenin tarımdaki kontrolü artarken, tarımsal üretim Türkiye insanının gereksinimlerine göre değil, tekellerin ihtiyaç ve yönlendirmelerine göre ve onların belirlediği koşullarda yapılıyor.
Yerli üreticiler -şimdilik- “sözleşmeli çiftçi” adı altında bu tekellerin “taşeronu” olmaya hazırlanıyorlar, tamamen tasfiye edilecekleri günler ise çok uzak gözükmüyor. Emekçiler çözümü kendi iktidarında ve kendi programını yaratmakta aramadıktan sonra bu gidişe bir dur diyemeyiz.
 
Ülkemiz tarımda kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biriydi. Fakat bu tarım politikaları ile ülkemiz gıda ithal eder bir konuma düştü. Ülkemizin bu duruma gelmesinin sebebi biz miyiz arkadaşlar? Burada toplanan bu köylüler az mı çalıştı da ülke gıda ithal eder bir duruma geldi?
Ülkemizin içinden petrol boru hatları geçmesine, petrol üreten ülkelere çok yakın olmamıza rağmen dünya da mazotu en pahalı kullanan ülke de biziz. Ülkemiz dünya da tarıma en everişli ülkelerden biri olmasına karşı en pahalı tohumu, ilacı, gübreyi yine biz kullanıyoruz. Adalet bunun neresinde arkadaşlar?
Peki bizim için, bizi düşünerek gecesini gündüzüne katmadan çalışan milletvekillerimiz vişnemiz 50 kuruşa satılırken nerede? Bir saat içinde hep birlikte kendi maaşlarına zam yapanlar köylünün kirazına, vişnesine dolu vururken ne yapıyor?
Bizler kendi sigortamızı, Bağkur’umuzu bile yatıramazken “Tarlanızı sigortalatın” diyor birileri. Arkadaşlar bunlar bizimle dalga mı geçiyor? Dolu vurur bize, patron vurur bize, aracı-tefeci vurur bize, ilaç, mazot, gübre parası vurur bize…
 
Hayvancılık öldü, sütümüz yok pahasına alınıyor bizden. Peki market raflarında sütün, vişnenin, kirazın kilosu kaça? Markette fahiş fiyattan satılan bu ürünleri görünce aldığımız üç kuruştan utanmıyor muyuz?
 
Bizler emeğimizin karşılığı istiyoruz kardeşler. Emeğimizin karşılığı istediğimiz için bir çok köyde aracılarla, tefecilerle karşı karşıya geldik. Bizleri tehdit ettiler. “Vişneyi bu fiyattan vermezseniz sütünüzü de almayız!” dediler. Kardeşler bizler vişne üretmezsek, kiraz üretmezsek, süt üretmezsek bu fabrikalar nasıl çalışır? Karlarına karı nasıl ekler patronlar? Biz mi onlara mahkumuz onlar mı bize? Onlar bize mahkumlar. Ancak bizler güçlerimizi birleştirip birlikte hareket etmediğimiz sürece onlar bizleri bu şekilde sömürmeye, tehdit etmeye devam edecekler. Hatırlayın geçen sene Ordu’da fındık taban fiyatı düşük tutulunca köylülerin tepkisini. Ordulu fındık üreticileri bir olunca yer yerinden oynadı. Hemen taban fiyatını yukarı çektiler. Ya Yunanistan’da köylü eylemleri… Ülkeye ithal tarım ürünü sokmamak için traktörleri ile yolları, gümrükleri kapattılar. Ses vermezsek, tepkimizi bu şekilde göstermezsek bizim derdimiz daha da çoğalacak… 
 
Biz yoksul köylüler, emeğimizin karşılığını alamadığımızdan iş bulmak ve daha iyi yaşayabilmek için şehirlere göç ediyoruz. Ancak şehirlerde iş imkanının olmaması nedeniylede zor şartlarda yaşamak zorunda kalıyoruz durum böyle olunca üreten köylü toprağını terk etmek zorunda bırakılıyor
Son iki yılda 1 milyon 500 bin kişinin tarım sektöründen ayrıldığı, tarımsal üretimi sürdürenlerin ise zor günler geçirmektedir. Hükümet hamdolsun kriz bizi teğet geçecek dediği ekonomik kriz nedeniyle elimizdekini ve avucumuzdakini kaybetmek üzereyiz. : 2002-2009 yılları arasında tarım ürünlerinin ana girdisi olan mazotun fiyatı yüzde 150 arttı. Devlet Su İşlerinin köylüden aldığı sulama ücreti yüzde 133 oranında arttı. Köylünün tarlaya attığı gübrenin fiyatı yüzde 140 oranında arttı. Girdi fiyatları bu kadar artarken ürün fiyatları aynı oranlarda artmadı. Buğday fiyatı yüzde 63, arpa fiyatı yüzde 66, mısır fiyatı yüzde 41 oranında arttı. Çeltikte fiyat artışı yüzde 25 olarak gerçekleşti. Pancar fiyatı yüzde 20 oranında arttı. Tüm bunların sonucu olarak tarım kesiminde yoksulluk oranı oldukça yüksek ve geçim sıkıntısı yaygın.
 
Üreticinin derdi saymakla bitmez. Toprak Mahsulleri Ofisi ürün almıyor. 50 kuruş olarak açıklanan buğdayı 35 kuruştan tüccar alıyor. Tüccar daha sonra 60 kuruştan devlete satıyor. Aradaki 25 kuruş hiç alınteri dökmeden tüccarın, tefecinin cebine giriyor. Parası olan daha da zengin oluyor anlayacağınız!   
 
Sonuç olarak çiftçiyi destekleme araç ve kurumları tamamen yok ediliyor Ekim alanları daralıyor, üretim düşüyor, ihracat geriliyor, ithalat artıyor, çiftçi yoksullaşıyor. Tarımın bu sarmaldan kurtulması IMF/Dünya Bankası programları yerine; Türkiye'nin ihtiyaç ve doğal koşullarına göre bir tarım programı oluşturulmasına bağlıdır.
 
Peki ne yapmalı? Bu kadar çileye, bu kadar emeğe rağmen bu çarktan kurtulamıyorsak hiç kusura bakmayan kardeşler ama kabahatin birazı da bizde!
Bizler birleşip gücümüzü gösteremezsek, haklarımızı alamazsak sırtımıza daha çok semer vurulur. Sendikalar, birlikler, kooperatifler kurup haklı mücadelemizi birleştirmeliyiz. Patronlara karşı tek vücut olmalıyız. Günü geldiğinde hakkını arayan işçilerle, memurlarla, işsizlerle, esnaflarla sırt sırta vermeliyiz.    
Bu temelde : İşsizleşmeye, yoksullaşmaya, zamlara karşı haklı taleplerimizi yükseltelim:
 
- Temel tüketim mallarına yapılan zamlar geri çekilsin.
 
- İnsanca yaşama ve geçim koşulları sağlansın.
 
- Köylülüğün tüm kredi ve faiz borçları kaldırılsın.
 
- Kahrolsun IMF – Kahrolsun halkımızı uluslar arası ve yerel sermayeye peşkeş çekenler!
 
- Yaşasın çiftçilerin Birliği - Yaşasın emeğimiz onurumuzdur diyenler! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
İşsizliğe yoksullaşmaya ve zamlara karşı, emeğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için hep birlikte mücadele edelim. Unutmayalım ki birleşik güç yenilmez.
 
Bugün burada gerek duyarlılık göstererek buraya gelen herkese teşekkür ediyoruz.
 
 
 
Krize, İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Mücadele İnisiyatifi
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol